El-Ekrem - El-Kerîm İsminin Anlamı, Faziletleri ve Sırları | Benim Duâm var 🤲🏻

El-Ekrem - El-Kerîm İsminin Anlamı, Faziletleri ve Sırları


El-Ekrem - El-Kerîm İsminin Anlamı, Faziletleri ve Sırları
Yüce Allah şöyle buyurur:

“Oku, Rabb’in en büyük kerem sahibidir.” [21]

“Ey insan üstün kerem sahibi olan Rabb’ine karşı seni aldatıp-yanıltan ne­dir?” [22]

“Gerçekten benim Rabb’im Ganî (kimseye ve hiç bir şeye karşı ihtiyacı olma­yan)dır, Kerîm olandır.” [23]

 

Ekrem’in Anlamı


İbn Teymiye, “Rabb’in en büyük kerem sahibidir.” [24] âyetini tefsir eder­ken şunları söyler: “Kerem sözcüğü, bütün iyilikleri, güzellikleri ve bağışları kapsa­yan bir sözcüktür. Her ne kadar tam anlamı “karşılıksız vermek” olsa da bu sözcükle sadece bu anlam kastedilmemektedir. Sözcük, başkasına yapılan her türlü iyiliğe, güzel davranışa ve çok hayra delalet etmektedir. Allah Teâlâ kendisinin Ekrem olduğunu ismi tafdil (üstünlük belirten isim) kipiyle ha­ber ver­mekte ve kendisini bize böyle tanıtmaktadır. Bu da sadece O’nun sı­nırsız ve mutlak kerem sahibi olduğunu göstermektedir. Âyette “Rabb’in en büyük kerem sahibidir.” [25] denilerek bu isim mutlak olarak zikredilmekte, “Falandan daha kerem sahibidir” denilerek herhangi bir sınırlama yapılma­maktadır. Bu ifade tarzı, O’ndan daha üstün bir kerem sahibinin olmadığına ve O’nun ke­rem konusunda hiçbir eksik ve kusurunun bulunmadığına işaret etmekte­dir.”[26]

Allah Ekremü’l-ekremin (kerem sahiplerinin en üstünü)dir. Burada Ek­rem sözcüğü Kerîm (hayırsever) anlamında kullanılmıştır. Tıpkı E’azz (en üs­tün) ve Etval (en uzun) kelimelerinin üstün ve uzun anlamında kullanıldığı gibi.[27]

Beyhakî “el-Esmâ ve’s-sıfât” adlı eserinde Hattâbî’den şu açıklamayı nakle­der: “Allah, Ekremu’l-ekremîndir” sözünün anlamı: O’ndan başka mut­lak kerem sahibi yoktur, hiç kimse kerem sahibi olmada ona eşit olamaz de­mek­tir.”[28]

 

Kerîm’in Anlamı


Kerîm, kendi lütuf ve ihsanından karşılıksız olarak veren demektir. Cüneyd Bağdadî Kerîm’i şöyle tanımlar: “Kerîm, seni bir vesileye doğru iten, ona muhtaç edendir.”

Allah’ın Kerîm ismini şöyle tanımlayanlar da olmuştur:

“Kerîm, kendisine isyan edenleri, tevbelerini kabul etmekte umutsuz bırakma­yan ve onları sorguya çekmeden tevbelerini kabul edendir.”

“Kerîm, kime ve ne verdiğine aldırmayan, kendisinden isteyenleri boş çevir­meyen, kendisine sığınanları terk etmeyen, bir yanlışlık gördüğünde onu açığa vurmadan düzelten, bir iyilik yapıldığında karşılığını veren ve onu gizle­yen, eksiksiz ve kusursuz yüce varlıktır.”[29]

el-Halîmî, Kerîm’in anlamı hakkında der ki: “O, mutlak fayda verendir. Arap­lar, bol süt veren, sağıcısını yormayan, arkasını çekmeyen ve sütünü tutma­yan koyuna “iyi koyun” anlamında “Şâtü’n Kerîme” derler. Araplar bu gibi güzel huyları nedeniyle onu bu şekilde adlandırmışlardır. Şüphesiz Yüce Allah’ın, kendi lütuf ve ihsanından insanlara verdiği birçok yararlar, iyilikler ve güzellikler bulunmaktadır. Bu özelliği nedeniyle O, herkesten daha fazla Ke­rîm adını hak etmektedir.”[30]

 

Ekrem Kerîm Arasındaki Fark


İmam Kurtubî, her iki isim arasında uygun bir anlam bulmaya çalışır ve şöyle söyler: “Ekrem, Allah’ın zatıyla ilgili, Kerîm ise O’nun fiiliyle ilgili bir sıfat­tır. Her ne kadar dış yapıları farklı olsa da her iki kelime de “ke-re-me” kök sözcüğünden türemektedir. Allah’ın cömertlik ve kerem sıfatlarına ne ka­dar baksan ve onları farklı görsen de sonuçta cömertlik, Allah’a ve O’nun, ilk yaratılış dönemindeki (ki bu, göklerin, yerin ve ikisi arasında bulu­nanların altı günde yaratıldığı dönemdir) yaratma gücünden kaynaklanmakta ve ona dayan­maktadır. Kerem ise bu altı günden sonra ortaya çıkan ve hâlâ devam eden nimetlerle alâkalıdır. “O, her gün bir iştedir.” [31] âyetinde bu anlama işa­ret edilmektedir. Yüce Allah’ın o üstün gücünden kaynaklanan nimetler her gün ve her vakitte kullarına ulaşmaktadır. Bu nimetler ardı ar­dına kullara gel­meye devam etmektedir. Bu durum Allah’ın Kerîm oluşunun bir özelliğidir. İlk yaratılış dönemindeki hayır ve nimetler ise O’nun cömert oluşunun bir özelliği­dir.” [32]

Bu açıklamadan anlaşılıyor ki, Kerîm ve Ekrem isimleri aynı anlamı ifade et­mektedirler. Bu anlam; Allah’ın kullarına karşı lütufkar ve ihsan sahibi ol­ması, onlara cömertçe davranmasıdır.

 

Yüce Allah’ın Kerem Sahibi Oluşunun Göstergeleri


* Allah’ın, kullara nimetleri hak etmeden vermesi, daha talepte bulun­ma­dan kendi lütuf ve keremiyle onlara bağışta bulunması, Kerem sahibi olu­şu­nun bir göstergesidir. Örneğin dua eden, “Ya Kerîmü’l-afuv / Ey Affeden, Ke­rîm!” der. Bu kul, işlediği herhangi bir fenalıktan pişman olup tevbe etti­ğinde Allah’ın onu bağışlaması, affetmesi ve o fenalığın yerine bir iyilik yaz­ması, Yüce Allah’ın kerem sahibi olduğunu açıkça göstermektedir. Allah tevbe eden kulunu bağışlayacağını ve kötülüklerini iyiliklere dönüştüreceğini bize şöyle ha­ber vermektedir:

“Ancak tevbe eden, iman eden ve salih amellerde bulunanlar başka; işte onla­rın günahlarını, Allah iyiliklere çevirir. Allah, çok bağışlayandır, çok esir­geyendir.” [33]

Ebû Zer’den rivayet edilen bir hadis-i şerifte Hz. Peygamber şöyle bu­yur­maktadır: “Şüphesiz ben, cennete en son girecek kimseyi de, cehennem­den en son çıkacak kimseyi de bilmekteyim. Bir adam getirilir ve: “Ona kü­çük günah­larını gösterin” denilir. Bunun üzerine ona küçük günahları gösteri­lir ve: “Sen falan gün şöyle şöyle yaptın; filan gün şöyle şöyle yaptın” denilir. O: “Evet” der. Çünkü yaptıklarını inkar edemez. İşlediği büyük günahların da kendi­sine gösterileceğinden korkar. Ancak ona: “Her kötülük yerine sana bir iyilik verildi” denilir. Bunun üzerine adam: “Ey Rabb’im! İşlediğim daha bü­yük kötülükler vardı; onları burada göremiyorum” der. Ebû Zer der ki: “Bu söz üzerine Hz. Peygamber’in güldüğünü gördüm. Öyle ki, azı dişleri görünü­yordu.” [34]

* Allah’ın kullarının işledikleri günahları gizlemesi, onları ortaya çıkar­ma­ması, kusurlarını örtmesi ve yaptıklarını görmezden gelmesi, O’nun Kerem sa­hibi oluşunun bir diğer göstergesidir.

* Mü’min kullarının basit ve küçük itaatlerine bile büyük sevaplar ver­mesi, onları överek onurlandırması ve üstün tutması, Allah’ın ne kadar büyük Ke­rem sahibi olduğunu gösterir.

Allah’ın, “Ahdime bağlı kalın ki, ben de ahdinize bağlı kalayım.” [35] diye­rek kullarıyla ahit yapması O’nun kerem ve ihsanını gösterir. Yine Yüce Al­lah’ın, “Onlar O’nu sever, O da onları sever” [36] buyura­rak kullarını sevdiğini belirtmesi, O’nun ne kadar kerem sahibi olduğunu göstermektedir.

* Allah’ın “Yerde olanların tümünü sizin için yaratan O’dur. “ [37] buyura­rak dünyayı ve içindeki bütün nimetleri kulları için yaratması, onların istifade­sine sunması; “Rabb’inizden olan mağfirete ve eni, göklerle yer kadar olan cen­nete (kavuşmak için) yarışın; o, muttakiler için hazırlanmıştır.” [38] buyura­rak âhireti onların kalacağı ebedî bir yurt yapması, O’nun ihsan ve kereminin bir başka göstergesidir.

* Allah, kereminin bir göstergesi olarak, göklerde ve yerde bulunan her şeyi bütün insanların hizmetine verdiğini ve onlara boyun eğdirdiğini belirt­miş ve şöyle buyurmuştur: “Kendinden (bir nimet olarak) göklerde ve yerde olanların tümüne sizin için boyun eğdirdi.” [39]

Evet, Allah gerçekten Ekremu’l-ekremîndir. Kerem sahiplerinin en üstü­nü­dür. Hiç kimse bu niteliğinde ona eşit olamaz, O’nun benzeri bir kerem sa­hibi kesinlikle yoktur.[40]

Allah’ın bu sıfatından müslümana düşen pay, Allah’ın genel ve özel ihsa­nın­dan, kereminden ve cömertliğinden yararlanmasıdır. Allah’ın bu özelliğini rehber edinerek özelde müslümanlara ve genelde tüm insanlara cömertçe dav­ranmalı ve onlara iyilik yapmalıdır. Sahip olduğu mal, mülk, mevki, ma­kam ve ilmi onların yararına kullanmalı, her yönden onlara yardımcı olmalı­dır.[41]

El-Kerim Anlamı, Zikir Sayısı, Fazileti ve Sırları


Günü: Cuma
Vakti: Zühre
Okunma Zamanları: Sabah
Ebced değeri ve Günde zikir sayısı: 270
Anlamı: Lütfü ve keremi çok geniş, çok bol
Kerameti: Uykudan Evvel 270 kere okuyan Allah’ın sonsuz ikramlarına erer.Bol rızık ve kolaylıklara nail olmak için okunur.

kaynaklar 

21] Alak, 3.

[22] İnfitar, 6.

[23] Neml, 40.

[24] Alak, 3.

[25] Alak, 3.

[26] İbn Teymiye, “el-Fetâvâ’l-kübrâ”, 16/293-296.

[27] Râzî, “Şerhu’l-esmâi’l-hüsnâ”, s. 264.

[28] Beyhakî, “el-Esmâ ve’s-sıfât”, s. 54.

[29] Râzî, a.g.e., s. 265.

[30] Beyhakî, a.g.e, s. 53.

[31] Rahmân, 29.

[32] Kurtubî, “el-Esnâ fi şerhi esmâi’l-llâhi’l-hüsnâ”, 1/131-132.

[33] Furkan, 70.

[34] Müslim, İman, 190.                                                                  

[35] Bakara, 40.

[36] Maide, 54.

[37] Bakara, 29.

[38] Âl-i İmrân, 133.

[39] Casiye, 13.

[40] Daha geniş bilgi için bkz. Beyhâki, a.g.e., s. 54-55; Râzî, a.g.e., s. 264-265; Kurtubî, a.g.e., 1/99-130.

[41] İzz b. Abdüsselâm, “Şeceretü’l-meârif ve’l-ahvâl”, s. 93.

https://www.islamiokul.com/kutuphane/akaid/esmaul/ana.htm#_ftn20

Yorum Gönder

Benim Duâm Var 🤲🏻
Yorum yazarak topluluk kurallarımızı kabul etmiş bulunuyor ve tüm sorumluluğu üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Benim Duam Var hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Daha yeni Daha eski